Sait
Faik Abasıyanık Türk öykü ve romanyazarı, şair. Türk hikâyeciliğinin önde gelen
yazarlarından sayılan Abasıyanık, çağdaş hikâyeciliğe yaptığı katkılarla Türk
edebiyatında bir dönüm noktası sayılır.
Modern
Türk hikâyeciliğinin öncülerinden olan Sait Faik, getirdiği yeniliklerle
"kökü kendisinde olan" bir yazar olarak kabul edilir.Klasik öykü
tekniğini yıkarak doğayı ve insanları basit, samimi, hem iyi hem kötü
taraflarıyla oldukları gibi fakat şiirsel ve usta bir dille anlattı. Bunu
yaparken diğer çoğu Cumhuriyet sonrası sanatçısı gibi Batı'daki gelişmelere
bağlı kalmadı, hiçbir edebî anlayışın etkisinde hareket etmedi ve belli bir
tarzın takipçisi olmadı.
Ve aşağıda da Sait Faik'in Sarhoşluktan öyküsüyle ilgili çalışmam;
Başka bir karakterin ağzından aynı mekanda başka bir öykü;
Arkadaşlardan ayrılmışım sokaklarda boş boş dolaşıyorum.Cebimde ağzına kadar olan misketlerle oyunuyorum. Misketleri çok severim. Bir anda arkamdan ayak sesleri gelmeye başlıyor. Hoppala bu ne böyle gece gece hiç mi yalnız kalamayacağız ? Arkamdan aramızdaki mesafeyi değiştirmeden ilerliyor,hissediyorum orada. Hiç istifimi bozmadan ilerliyorum,arkamı dönüp bakamam ya. Bir süre böyle ilerledikten sonra kesildi ayak sesleri. Rahatladım biraz ve kendimi gecenin sessiz kollarına bıraktım. Rüzgara bakın, esen rüzgara bakın azizim ne kadar rahatlatıcı. Kafam sanki daha bir normale döndü, açık havadan olsa gerek. Hayal alemimde gezinmeye başladım bir sağa bir sola koşuşturuyorum yine bir kahve lazım bana da iyice ayılalım. Arkamdakinin ayak sesleri yeniden gelmeye başlıyor ama daha uzaktan. Durdu, ben de durdum. Yürümeye başladı, ben de yürüdüm.Daha da yaklaştı yanıma ve
-Sen kimsin be? diyor.
-Ben mi? diyorum.
-Evet sen! diyor.
Bu komik tipli hafif kaçık adama karşı kendimi gülümsemekten alıkoyamıyorum.Suratım bir buruşuyor.Eğlenmek geliyor içimden malumunuz kanım kaynıyor.
-Azizim,ben diyorum ben senin sevdiğin kızın sevgilisiyim diyorum.
-Ol! Beni ne diye takip ediyorsun?
-Ben seni takip etmiyorum sen beni takip ediyorsun diyorum.
Dediğimin doğruluğunun farkına varıyor bir durulma anı yaşıyor. O sırada onu daha fazla inceliyorum üzerindeki klasik paltosu ve kafasındaki şapkasıyla pek de farklı değil ama küçük çekik gözlerinde ve devamlı gülümseyen suratında farklı bir şeyler var da haydi hayırlısı.
-Azizim,bana bak! diye başlıyorum söylenmeye.
-Pöff, diyor,leş gibi kokuyorsun be! diyor.
Onun da çiçekler gibi koktuğu söylenemez de neyse. Bir anda silkinip yakamı kurtarıyorum elinden. Daha da sinirini bozmak istediğimden elimin tersiyle yakamı süpürüyorum. İyice deliriyor. Arkamı dönüp gidiyorum o olduğu yerde kalmaya devam ediyor. Eğiliyor bir taş almak için ve koşarak karanlığa karışıyorum ben de...
Okuduğunuz için teşekkürler :)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder